Tasarımcı Ebru Karabayır ile Röportajımız...

Dizisponsorlari.com özel haberidir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Moda dünyasına , Paris de yaşadığı yıllarda girmeye karar veren ve İstanbul’a dönüş yaparak, Lasalle International Academy’de moda tasarımı eğitimini tamamlayan genç moda tasarımcısı; Ebru Karabayır ile yaptığımız röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
-Dizisponsorları: Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?
-Ebru KARABAYIR:2005 yılında Bilkent Üniversitesi Fransızca-İngilizce-Türkçe Mütercim Tercümanlık bölümünden mezun oldum ve öğrenimime yurtdışında devam etmeye karar vererek Paris’e gittim. Paris-ESLSCA’da eğitim aldıktan sonra, bir süre dış ticaret firmalarında çalıştım. Bu yıllarda edindiğim tecrübelerden yola çıkıp, modaya duyduğum tutkudan ilham alarak; İstanbul’a dönüş yaptım ve Lasalle International Academy’de moda tasarımı eğitimi almaya başladım. Mezun olduktan sonra kendi adımı taşıyan markamı kurdum.
-DS: Tasarım hayatınıza nasıl girdi?
-EK:Tasarımcı olmaya profesyonel yaşama adım attıktan sonra karar verdim. Küçükken elimden dikiş makinasını eksik etmezdim, keser biçerdim gibi bir durumum yok açıkçası. Tamamen bilinçli verilmiş bir karar; emek emek işlenmiş bir plandı bu benim için. ElbetteParis’te yaşadığım yılların, babamın tekstilci olmasının ve küçük yaştan beri sanatçı bir anne tarafından büyütülmenin de bu kararda katkısı büyük. Tasarımcı olma kararını Paris’te yaşadığım yıllarda aldım diyebilirim. İş yaşamında gözlemlediğim eksiklikler ve talepler doğrultusunda, bu uzun soluklu serüvene adım atmak için hazırlıklara başladım. İstanbul’a dönüş yaptım ve kendi alanının en iyisi olan Lasalle International Academy’e başvurdum. Yoğun tempolu öğrenim ve uygulama sürecinden ve eş zamanlı olarak yurtdışına ihracat yapan Türk firmalara freelance tasarım tecrübelerinden sonra bir marka olarak çıkış yapmak için kolları sıvadım. 24 Nisan 2013 tarihinde Nişantaşı’ndaki butiğimde müşterilerimle buluştum.
-DS: Tasarımlarınızı yaparken ilham aldığınız, etkilendiğiniz çeşitli unsurlar var mı?
-EK:Yeni şehirler, yeni insanlar, farklı kültürler ve diller, resim, sanat galerileri beni her zaman heyecanlandırmış ve ilham vermiştir. Yoğun bir yurtdışı seyahat programım var; bu seyahatlerde o ülkeye ait ulusal galerileri keşfedip, orada saatlerimi geçirmek bana hep huzur ve enerji vermiştir. ‘’Degaus’nın balerinleri’’, ‘’Sisley’in Paris resimlemeleri’’ ve ‘’Monet’nin şemsiyeli kadını’’ her seferinde hayran olduğum eserler arasında ön sıralarda... Hazırlamış olduğum ilk koleksiyonumda da bu empresyonistlerden izler bulmak mümkün...
-DS: Markanızın adı neden Ebru Karabayır? Çıkış noktası nedir?.
-EK:Markanın çıkış noktası ve en temel düşüncesi Ebru Karabayır kadınlarını günün her saati kendine güvenli ve şık hissettirmek. Özellikle çalışan kadınları zamansız kesimler, pastel renklerle iş hayatında desteklemek, uzun yıllar “mix and match” yapılabilecek parçaları bir arada sunmak ve kombinasyon zenginliğiyle pratiklik sağlamak tasarımlarımın varoluş amacı. Yurtiçi ve yurtdışında iş hayatında yer almış, çalışan bir bayan olarak hedef kitlemin istek ve arzularını uzun yıllar gözlemledim ve onların talepleri doğrultusunda bu markayı kurdum, ve bu markayı kendi imzamın en iyi şekilde temsil edebileceğine inandığım için sektöre “Ebru Karabayır” olarak giriş yaptım.
-DS: İlk koleksiyon göz bebeğidir, nasıl çıktı, hikayesini anlatır mısınız?
-EK:İlk koleksiyonda ve bundan sonraki tüm koleksiyonlarda her zaman için hedef kitle göz önüne alınarak yazıldı bu hikaye… Kumaş kalitesinden ödün vermeyen, iyi dikiş ve doğru kalıbı ayırt eden, fast fashion’dan uzak, elegan, sofistike, özgür ruhlu, çalışan, üreten, hayat görüşleriyle fark yaratan, sosyal tüm kadınlar için.
Bu hikayede benim amacım ticari kaygılar gütmeden, ulaşılabilir fiyatlarla elegan ve sofistike tasarımlar sunmak. Hikayede başrolde şıklık, tasarımcı dokunuşu ise detaylarda gizli. Amaç bu hikayeyi müşterilere gardroblarında eşlik ederek uzun yıllar yaşatmak.
Bu doğrultuda ilk koleksiyonum olan 2013 İlkbahar Yaz Koleksiyonu’nda kumaşların kalitesi ön planda, fast fashion’dan uzak, net ve sade çizgiye sahip. Koleksiyonda mongol ipeklere, kreplere ve en çok da ipek organzelere yer verdim. Pudra pembe, yeşil, mavi, bej, krem gibi pastel tonlarda hazırlanan koleksiyonda farklı kumaşları bir arada kullanmayı tercih ettim; İpek organze ve krep birleşimiyle oluşan etekler, ipek kumaşlarla bütünleşen yine ipek organze bluzlar, ipek pantolon ve ceketler bu koleksiyonun vazgeçilmezleri arasında yerini aldı.
-DS:Koleksiyonlarınızın ayrı ayrı hikayeleri var mı?
-EK: Her koleksiyon benim için ayrı bir serüven, ayrı bir hikaye, kimi zaman bir galeride gördüğüm modern sanat eserinden etkilenerek, kimi zaman sokakta şahit olduğum absurd ya da romantik bir andan etkilenerek oluşturduğum tüm koleksiyonlarımın derinlerdinde özgün hikayeler var hepsi benim için birer kısa öykü ve yaşanmışlıktır.
''Ebru Karabayır'' Koleksiyonundan;
-DS:Kişiye özel tasarımlar yapmayı düşünüyor musunuz?
-EK:Müşterilerime koleksiyonuma ait parçalar üzerinden kişiye özel dikiş ve farklı renk seçenekleri sunuyorum .
-DS:Zaman zaman tasarımlarınıza dizilerde ki karakterlerde, rastlıyoruz. Bu tasarımlar özel mi hazırlanıyor? Yoksa koleksiyonlarınızdan mı seçiliyor?
-EK: Koleksiyondan seçiliyor.
-DS:Dizilerde en çok hangi karakterin giyim tarzını beğeniyorsunuz ayrıca oyuncuları giydiren stylingcileri nasıl buluyorsunuz?
-EK: Şu sıralar ‘’Merhamet’’ dizisindeki Irmak (Yasemin Allen), Narin(Özgü Namal), Deniz(Burçin Terzioğlu), ''Kuzey Güney'' dizisinde Banu (Bade İşçil) ve ''İntikam'' dizisinde Cemre(Ezgi Eyüpoğlu) karakterleri dikkatimi çekiyor ve beğeniyorum. Stylingcileri oldukça başarılı buluyorum. Güzel araştırma yapıp doğru karakter analizi yapıyorlar bence. Hele de doğru yer ve mekanda doğru kıyafet seçimi yapabilenler oldukça başarılı. Karakter dizide evde, yeni uyanmışken ya da sahilde yürüşteyken cocktail elbise veya saten gömlekle olmamalı değil mi : ) Gerçeklik adına…Ayrıca stylingcilerin birçok farklı kitleye hitap eden dizilerde, kullandıkları parçalarla tasarımcılara destek olduklarını düşünüyorum. Tasarım ürünler böylece her hafta birçok seyirciye ve farklı kitleye ulaşabiliyor, bilinirliliği arttırmak, güncel kalabilmek adına oldukça faydalı oluyorlar.
-DS: Tarzını en çok beğendiğiniz tasarımcılar kimlerdir?
-EK:Celine, Chloe, Vanessa Bruno, Tara Jarmon tarzını her zaman çok beğendiğim ve işbirliği yapmayı hep arzu edeceğim tasarımcılardır.
-DS: Moda dünyasında başarılı ve kalıcı olmak için, sahip olunması gereken özellikler neler? Başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz?
-EK:Çıktığım bu yolda ürünlerimin doğru kişilerle buluşması ve onları mutlu etmesi ilk başarı kriterim. Ticari kaygılarla değil, doğru iletişimle ve kaliteden ödün vermeden atılan her adım benim için başarı göstergesidir. Bu yolda uzun yıllar başarılı olmanın vazgeçilmez kriterleri arasında en başta sabır, titizlik, disiplin, kendini her an geliştirme arzusu, yeniliklere açık olmak, yabancı dil ve kültürlere ilgili olmak, çevreye ve dünyaya da olup bitenlere duyarlı ve onların yakın takipçisi olmak geliyor bence..
-DS: Hazırlamakda olduğunuz kış koleksiyonunuzda hangi parçalar olacak?
-EK: Kış koleksiyonunda yine ipek kumaşlardan vazgeçmek yok! Bunun yanı sıra kaşe kumaşlar, deriler askıda yerlerini alacak. Ceketler, kalem etekler, ipek gömlekler, cigarette pantolonlar, kokteyl ve gala elbiseleri olmazsa olmaz parçalar arasında. Gündüzden geceye geçişler için tasarlanmış kış koleksiyonumun tüm detayları Eylül ayında www.ebrukarabayir.com adresimizde mevcut olacak.
-DS: Tasarımlarınıza nasıl ulaşabiliriz?
-EK: Nişantaşı, Şakayık Sokak’taki showroom’umdan tasarımlarıma ulaşabilirsiniz.
Ebru Karabayır’a ulaşabileceğiniz adres ve telefon bilgileri:
Teşvikiye Mh. Şakayık Sk. Rıza Tahsin Bey Apt. No:77/1 Nişantaşı – Şişli – İstanbul
Genç Moda tasarımcısı Ebru Karabayır'a röportaj sorularımızı yanıtladığı için sonsuz teşekkürler...